8 Nisan 2010 Perşembe

"KAPİTALİZM"E DAİR...

Kapitalist sistem büyük bir yıkım ve çöküş içinde. Kapitalizmin çözülüp dağılması kendi çöküş dinamiklerinin hızla işlemesi sunucu sıçramalı bir durum aldı.
Yaşanan büyük dünya ekonomik krizi, kapitalizmin çöküş temposunu iyice hızlandırdı ve derinleştirdi.
Ekonomik krizler, kapitalizmin temelinde varolan emek-sermaye çelişkisinden kaynaklanıyor ve bu çelişkinin dışa vurmasıdır. Bu nedenle ekonomik krizler kapitalizmde zorunlu olarak oluşurlar. Ekonomik krizler kapitalizmin tepe noktasıdır. Kapitalist üretim her kez bu tepe noktasına ulaşmak zorundandır.
Ekonomik krizin ilk sonucu işçilerin kitlesel olarak işten atılması, işsiz kalmasıdır. Ekonomik krizlerin sonuçları esas olarak işçileri vurmaktadır. Her ekonomik krizde çalışanların bir kısmı daha işsiz kalırken, kalanları ise sefalete itilmektedir.
Hiçbir emekçi yarınından emin değil. Bu konuda tam bir belirsizlik egemen. Hiçbir işçi bir gün sonra çalışıp çalışmayacağını bilmiyor. Tüm çalışanlar her an işsiz kalabilir.
Bir emekçi için işten kovulmak, yaşamdan kovulmak her şeyden dıştalanmak demektir. Onu işten atmak demek, elindeki bütün yaşam araçlarını almak demektir. Onu, açlığa, acılara ve ölüme mahkum etmek demektir.
Emekçiler ve sömürülenler için yaşam her gün biraz daha katlanılmaz hale geliyor. Sürekli artan zamlar, artan hayat pahalılığı ve emek sömürüsünün yoğunlaşması sonucu, emekçilerin yaşam koşulları iyice kötüleşiyor. Aldığı ücret ne olursa olsun, her emekçi için yarın dünden daha kötü olacaktır.
Ezilen ve sömürülen kitlelerin yaşam koşulları, sermayenin artan politik baskıları, iğrençleşen saldırıları sonucu daha da kötüleşmektedir. Faşist devletlerin emekçi halkların üzerinde uyguladığı vahşet ve dehşet kitlelerin durumunu iyice ağırlaştırmaktadır.
İşçilerin ve emekçilerin, uzun mücadeleler ve bedeller ödeyerek bütün ekonomik ve toplumsal kazanımları ve sınıf mevzileri bir bir ellerinden zorla alınıyor. "Mezarda emeklilik yasası"ndan sonra, şimdi sıra kıdem tazminatlarının gasbedilmesine geldi. Saldırılar yalnızca bunlarla sınırlı değil, emekçilerin elde ettiği ne varsa, hepsi tehlike altında. İşçilerin, emekçilerin bu toplumda hiçbir dayanağı yoktur.
Bu saldırılar, sermayenin dünya çapında emekçi sınıfa karşı sürdürdüğü genel saldırıların bir parçasıdır.
Bu nedenle emekçi sınıfla kapitalistler arasındaki sınıf savaşı çok daha şiddetli, uzun ve çetin geçecektir.
Toplumun bir kutbunda çalışan sınıf, emekçiler, kendilerine sefalet biriktirirken, diğer kutupta ise çalışmayan asalak sınıf kapitalistler, durmadan zenginlik biriktirmektedir.
Emekçi sınıfın ürettiği kendi öz toplumsal ürünleri, kapitalistlerin elinde toplanmakta, kapitalist nitelikleriyle, emekçiye durmadan yabancılaşmakta ve onu ezen bir güç durumuna gelmektedir. Kapitalizm bu sonuçları daha ağır bir biçimde yeniden üretmektedir.
Hiç bir emekçi bu koşullar altında artık yaşayamaz hale gelmiştir. Hiç bir emekçi bu duruma daha fazla katlanamaz ve katlanamayacaktır.
Caner Dağlık - MÜCADELE BİRLİĞİ

Hiç yorum yok: